Fenerbahçe SK

Fenerbahçe SK

Fenerbahçe Spor Kulübü
Fenerbahçe SK logosu
Tam isim Fenerbahçe Spor Kulübü
Kuruluş 3 Mayıs 1907
Maskot Kanarya
İnternet adresi fenerbahce.org
Fenerbahçe S.K.'nin faal şubeleri
Athletics pictogram.svg
Atletizm
Basketball pictogram.svg
Basketbol (Kadın)
Basketball pictogram.svg
Basketbol (Erkek)
Boxing pictogram.svg
Boks
Football pictogram.svg
Futbol
Football pictogram.svg
Futbol A2
Rowing pictogram.svg
Kürek
Sailing pictogram.svg
Yelken
Swimming pictogram.svg
Yüzme
Table tennis pictogram.svg
Masa Tenisi
Volleyball (indoor) pictogram.svg
Voleybol (Kadın)
Volleyball (indoor) pictogram.svg
Voleybol (Erkek)

Fenerbahçe Spor Kulübü, 1907 yılında Nurizade Ziya Bey, Ayetullah Bey ve Necip Bey tarafından[1] İstanbul'un Kadıköy ilçesinde kurulan spor kulübü. Renkleri sarı ve laciverttir.

Profesyonel futbol takımı, iç saha maçlarını 2007 yılında yenilenmesi tamamlanan Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda oynamaktadır. Kulüpteki diğer branşlar basketbol, voleybol, atletizm, boks, kürek, yelken, yüzme, masa tenisidir.

Profesyonel futbol takımı, Türk futbol tarihinin ilk uluslararası başarısı olan Balkan Kupası'nı (1966-67) kazanmıştır. Kupa Galipleri Kupası'nda (1964) çeyrek final oynamış, 2008 yılında ise UEFA Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline kadar yükselmiştir.

Basketbol erkek takımı, FIBA Europe Kupası'nda 2005 yılında Dörtlü Final oynamıştır. Bayan Basketbol Takımı, 2004 ve 2005 yıllarında FIBA Bayanlar Euro Cup'ta Dörtlü Final'e ulaşıp, 2005 yılında final oynamış ve Avrupa 2.si olmuştur. Bayan Basketbol Takımı 2006 yılından itibaren her sene Avrupa‘da Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynamıştır.

Voleybol Erkek Takımı, 2008-09 Şampiyonlar Ligi'nde grupdan çıkan ilk Türk takımı olurken, 2009 yılında ilk kez “Balkan Şampiyonu” olmuştur. Bayan Voleybol Takımı 2009'da CEV Cup'ta Avrupa 3.sü olmuş, 2009-2010 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde Dörtlü Final'e kalmış ve finalde kaybedip Avrupa 2.si olmuştur. 2010 Yılında Katar'da yapılan Dünya Kulüplerarası Voleybol Şampiyonası'nda, Fenerbahçe Acıbadem “Dünya Şampiyonu” unvanı alıp, tarihi bir başarı elde etmiştir.

Fenerbahçe'nin atletizmde dört kez Avrupa Şampiyonuluğu vardır. Fenerbahçe Yüzme Takımı aynı başarıyı tekrarlamış ve bu branşta iki kez Avrupa şampiyonu olmuştur. Fenerbahçe Boks branşı sporcuları, çeşitli kategorilerde Avrupa ve Dünya şampiyonu unvanlarını kazanmışlardır.

2010-11 sezonunda 5 ana branşın 5'inde de (Futbol,Basketbol Erkek,Basketbol Kadın,Voleybol Erkek, Voleybol Kadın) şampiyon olmuştur ve bu başarıyı gösteren tek kulüptür. Ayrıca bunun dışında kalan şubelerinden de şampiyonluklar almış ve tarihinin en şaşalı dönemlerinden birini yaşamıştır.

 

Tarihçe [değiştir]

1907-1923 [değiştir]

Takvim yaprakları 1907 yılını göstermekteyken II. Abdülhamit döneminin son günleri yaşanmaktaydı. Saltanatının son zamanlarını yaşayan II. Abdülhamit'in baskı rejimi her alanda azalmıştı. Bu azalma futbola da yansımıştı. Artık Türk gençleri de açıktan futbol oynuyordu.

Fenerbahçe Müzesi'nden bir mumya

Bu durumdan yararlanan Kadıköylü gençlerden, Hariciye Nazırı Asım ve Server Paşa’ların torunu Londra Sefareti Başkatibi Nuri Bey’in oğlu Ziya Bey ile Harekat Ordusu Feriki Şevki Paşa’nın oğlu Ayetullah Bey ve de ünlü edebiyatçı Sami Paşazade Sezai Bey’in yeğeni Enver Necip (Okaner) Bey, Necip Bey’in Moda Başpınar Sokak 3 numaralı evde yaptıkları görüşme neticesinde kuracakları takım hakkında fikir yürütüyorlardı. Görüşmeler sonucunda maddi destek sağlayan dönemin zenginlerinden Saint Joseph mezunu Mühendis Nurizade Ziya Bey’e kulübün kurucu başkanlığı, Osmanlı Bankası memurlarından Ayetullah Bey’e katiplik görevi, Bahriye Subayı Necip Bey’e de kaptanlık ve veznedarlık görevi verildi.[1].Yine görüşmede varılan fikir birliği ile de; kuracakları kulübün adını oturdukları semtten esinlenerek Fenerbahçe yapacaklar, amblemlerini Fenerbahçe Burnu’ndaki ışık saçan fenerden, formalarındaki renkleri ise Fenerbahçesi’ndeki papatyaların kıskançlık ve temizlik sembolü olan renklerinden yani sarı ile beyazdan alacaklardı.

Kulübün kadrosu semtteki gençlerden oluşturulmuştu. 1908 yılında İkinci Meşrutiyet'in ilanı ile tanınan dernek kurma serbestliği İstanbul’da birçok Türk kulübünün kurulmasına vesile oldu[2]. Kulüp sayısındaki artış İstanbul’da yeni bir ligin kurulması ihtiyacını doğurdu. Bu nedenle de o dönemlerde ülkede resmi tatil günü olan Cuma günleri oynanacak bir lig olan, Cuma Ligi adıyla yeni bir lig kuruldu.

Kulüp kuruluşunda sarı-beyaz olan renklerini 1909 sonbaharında sarı-laciverte çevirmiştir. 1909-1910 sezonuyla birlikte de İstanbul Futbol Ligi'ne katılmıştır. Fenerbahçe–Galatasaray kulüpleri arasındaki ezeli rekabet[3], ilk defa 17 Ocak 1909 tarihinde Galatasaray Lisesi öğrencilerinin takımı ile, yeni kurulmuş bir semt takımı maçı şeklinde başlamıştır. Bu tarihten itibaren de o dönemlerdeki İstanbul futbolundaki şampiyonluklar genelde bu iki Türk takımı arasında paylaşılmıştır.

Fenerbahçe arması (1910)
Fenerbahçe arması (1910)

Fenerbahçe Kulübü’nün ilk amblemi olan Fenerbahçe Burnu'ndaki ışık saçan beyaz feneri, renkleri ise sarı ile beyaz olmuştu[1]. Ancak kulüp yöneticileri, bunu tatminkar bulmadıklarından ve içinde bulundukları monarşi rejimini tehdit edici sayılacağı endişesi ile kısa sürede iptal etti. 1910 yılında futbolcu solaçık Hikmet’in çizdiği amblem herkesin beğenisini kazandı ve kabul edildi.

1910 yılında Kuşdili Kulübü'nün kulüp bünyesine katılımıyla Fenerbahçe kürek, avcılık, kriket ve tenis sporlarına sahip olmuştur.

Kadrosunu gençlerle güçlendiren bu Fenerbahçe 1911-1912 liginde hiç yenilmeden şampiyon oldu. Şampiyonluğun en önemli yanı ise, Fenerbahçe’nin bu şampiyonluğu ile İngiliz ve Rum takımlarının şampiyonluklarının tamamen sona erdirmesi ve bu tarihten itibaren de Türk futbolunda şampiyonlukların artık Türk takımlarının olmasıydı. Bu şampiyonluk, kulübün itibarını bir anda yükseltti, imkanlarını arttırdı. Altıyol’da bir kulüp lokali kiralandı, lokalin açılışı ile üye sayısı çoğaldı. Bu arada futbol dışında diğer spor dallarında da faaliyet gösterilmesine başlandığından, aynı yıl Fenerbahçe Futbol Kulübü adı, Fenerbahçe Spor Kulübü’ne dönüştürüldu.

Kulübün kuruluş günü olarak Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın kulübü ziyaret tarihi olan 3 Mayıs kabul edilir.

Kuruluş amacı [değiştir]

Kulübün amacı kuruluş tüzüğünün 2. ve 3. maddelerin şu şekilde belirtilmiştir: "Kulübün takip ettiği amaç: Memlekette bedenî ve fikrî terbiyenin yayılmasını sağlamak. Vatan gençlerini vatanın korunmasına, zorluklara ve askerî seferberliklere hazırlamaktır." [4]

"Kulüp, özellikle askerî beden eğitimlerinin yapılması, millî oyunların yaygınlaştırılması ve disiplinli bir hâlde geliştirilmesiyle uğraşacak. Kaybolan tecrübelerin kazanılmasına uygun amatör şubeler kurulması ve açılmasına çalışacaktır."[4]

I. Dünya Savaşı [değiştir]

I._Dünya Savaşı başlangıcıyla genç nüfus silah altına alındı. İngiliz takımları İstanbul'da yaptığı maçları bıraktı. 1914-1915 yılında Fenerbahçe ve Galatasaray'ın arasında çıkan anlaşmazlıktan dolayı lig, iki ayrı küme halinde oynanmıştır. İstanbul Ligi şampiyonluğunu kazanan Fenerbahçe ile İstanbul Futbol Birliği Ligi'nde birinci olan Galatasaray takımları, gerçek İstanbul şampiyonunun belirlenmesi amacıyla 11 Şubat 1916 günü İttihatspor sahasında (bugünkü Şükrü Saracoğlu Stadı) karşılaştılar. Muzaffer’in golüne karşılık Said Selahaddin’in 2, Galip Kulaksızoğlu’nun da 1 golüyle ezeli rakibini 3-1 yenmeyi başaran Fenerbahçe, hem 1914-15 sezonu şampiyonluğunu hem de İngiltere’den özel olarak getirtilen ve 10 yılın sonunda en çok şampiyon olacak takıma verilecek olan tarihi şildi kazandı[5].

I. Dünya Savaşı sonrası kulübü ziyaret eden Mustafa Kemal Paşa'nın stadyumdaki resmi

1910 yılında Galatasaray'a kardeş kulüp olarak kurulan Progress International, 1914 yılında Altınordu Spor Kulübü adını almıştır. Dahiliye Nazırı'ni başkanlığa getirerek hem mali destek sağlamış hem de hükümetten destek alarak cepheye asker yollamayan tek kulüp olmuştur. Mali olarak gelişmesine paralel olarak iyi futbolcuları kadrosuna katmıştır. Bunlar içinde 7 tane Fenerbahçeli futbolcu da bulunmaktaydı. Fenerbahçe bunun üzerine genç ve hırslı futbolcuları kadrosuna katmıştır. Genç Fenerbahçe ilk lig maçına 17 Kasım 1916'da Anadolu Üsküdar'a karşı oynamıştır. Kulübün kurucusu ve başkanı olan Burhan Felek tecrübesiz, toy Fenerbahçe takımına alınan 7-0'lık hezimetten sonra istifa etmiştir[6].

Fenerbahçe, Çanakkale Savaşları boyunca birçok oyuncusunu kaybetmiştir. Kulüp 3 Mayıs 1918 tarihinde çok önemli bir misafiri ağırladı: Mustafa Kemal Atatürk. Atatürk kulübün Kuşdili'ndeki lokaline ziyarette bulundu. Bu tarih daha sonraları kulübün kuruluş günü olarak görülmüş ve kuruluş tarihi 3 Mayıs 1907 olarak kabul edilmiştir.Atatürk kulüp şeref defterine şunları not düşmüştür:

Fenerbahçe Kulübünün her tarafa mazhar-ı takdir olmuş bulunan asari mesaisini işitmiş ve bu kulübü ziyaret ve erbab-ı himmeti tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin ifasi ancak bugün müyesser olabilmiştir. Takdirat ve tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim.
 

[7]

Kurtuluş Savaşı [değiştir]

İstanbul, 16 Mart 1920 günü işgal kuvvetlerince resmen işgal edilir. Kurtuluş Savaşı döneminde işgal kuvvetlerine mensup özellikle İngiliz ve Fransız askeri takımlarıyla yapılan futbol maçları, İstanbul halkının büyük ilgisini çekiyordu. Türk kulüpleri bu takımlarla 5 yılda 50’sini Fenerbahçe’nin oynadığı toplam 80 maç yapmıştır. İşgal kuvvetleri takımlarına karşı kazanılan galibiyetler ise Türk takımlarını halkın gönülllerinde yüceltiyordu. Türk takımlarının özellikle de Fenerbahçe’nin, başta General Harrington Kupası (29 Haziran 1923) olmak üzere işgal kuvvetleri takımları karşısında elde ettikleri tüm galibiyetler, milletin ve yaralı gönüllerine teselli veriyordu.[2]

Fenerbahçe futbol sahalarında işgal kuvvetlerine karşı ardı ardına aldığı galibiyetlerle milli mücadelenin adeta İstanbul şubesi halini alıyordu. Bu dönemde Türk futbolu denince ilk akla gelen Fenerbahçe oluyordu. Kurtuluş Savaşı cephelerinden gelen her yeni zafer halkın moralini yükseltirken, Fenerbahçe'nin de aldığı galibiyetler bu morali daha da arttırıyordu. 1910’lu yıllarda en fazla iki bin kişinin izlediği Fenerbahçe, 1919-1920 yıllarında 6-7 bin kişinin doldurduğu tribünlere oynuyordu.[2]

Fenerbahçe takımı artık "Kuva-i Milliye" ruhunun halk içindeki sembolü olmuştu. Bunun ilk sebebi işgal takımları ile oynadıkları toplam 50 maçtan, 41 kere galip gelmesiydi, Altınordu ve Galatasaray takımları bu başarıyı gösterememişlerdi. İkinci sebebi ise, Kurtuluş Savaşı'nın lideri olan Mustafa Kemal Atatürk'ün Fenerbahçeli olarak bilinmesiydi.[4]

1927–1947 [değiştir]

Kuşdili Yangını [değiştir]

Türkiye'nin birden fazla şube barındıran ilk spor kulübü olma başarısını gösteren Fenerbahçe, 1913 yılında geçerli olan nizamname ile atletizm, kürek, yüzme, atlama, yelken, patinaj, tenis, çayır hokeyi, boks, kriket gibi spor dallarıyla da meşgul oluyordu. Bunlara daha sonra masa tenisi, eskrim, jimnastik, avcılık, su kayağı, bilardo, salon futbolu, otomobil, atıcılık, sutopu, bisiklet, halter, güreş, basketbol, izcilik, patenli hokey, voleybol vb. gibi toplam 25 spor şubesi içeren 35 spor dalında birçok başarılara imza atılıyordu.[8]

Bu branşlarda sürekli gelişim gösteren Fenerbahçe, 25. kuruluş yılında 5/6 Haziran 1932 gecesi meydana gelen bir yangın sonucunda kupalarından üye kayıt ve maç defterlerini de içeren belgelerine kadar gelmiş geçmiş bütün maddi eser ve izlerini kaybediyordu. Bu kötü durum bütün Türkiye'de şok etkisi yarattı. Fenerbahçe Kulübü İdare Heyeti bunun üzerine basına aşağıdaki tebligatı veriyodu:

Sevgili yuvamız, 25 senelik spor hayatımızda elde ettiğimiz şeref ve galibiyet, hatıraları ile birlikte yanmıştır. Bugün, maddi spor vesaitimizden de tamamen mahrum kalmış bulunuyoruz. Yek değerlerimize karşı sarsılmaz itimat, muhabbet ve tesanüt (dayanışma) havası içinde, yıllarca süren müşterek emeklerimizin muhassalasının (elde edilmiş sonucunun) enkazı karşısında derin bir teessür (üzüntü) duymamak kabil değildir. Mahvolan manevi kıymetlerin maattessüf (ne yazık ki) tamiri imkansızdır. Şu kadar ki, 25 senedir kazandığımız muvaffakiyetlerin hatıralarını kalbimizde daha büyük bir vecd (heyecan) içinde yaşatmak, bu hatıraları Fenerbahçe gençliğine kitap halinde hediye etmek gene mümkündür. Hatta ilk vazifelerimizden biridir. Kupalarımız, bayraklarımız yanmıştır. Fakat yüreğimizdeki hatıralar canlılığını kaybetmeyecektir. Başta Ulu Gazimiz olmak üzere; kulübümüzün mesaisini takdir eden kıymetli yazıları taşıyan hatıra defterimiz kül olmuştur. Fakat bizim emeklerimizi takdir etmiş olan büyük şeflerimiz, memleketini seven memleketin idealine candan bağlı, çalışkan, tesanüt (dayanışma) ve muhabbet çerçevesi içinde Türk gençliğini gene himaye edeceklerdir. Hayatın mütemadi bir mücadele olduğunu, mücadelesiz, ızdırapsız, elemsiz, hayatta gerek ferd ve gerek millet itibariyle muvaffak olmak imkanı olmayacağını Türk gençliğine hatırlatan Büyük Gazi'nin nasihatleri bu elemli günlerimizde, bizim için en büyük teselli ve kuvvet membaı olacaktır. Fenerbahçelileri, kulübümüzün maruz kaldığı felaket nispetinde büyük olan vazifeye davet ediyoruz.

Fenerbahçe Stadı'nın bugünkü hali

Yangının ertesinde büyük gazetelerden Milliyet ve Cumhuriyet Fenerbahçe’ye Yardım ismi altında kampanya başlatmışlardır. Yeni bir kulüp binası ve kulüp sahası satın almak için yapılan ilk bağış ise 19 Haziran 1932 tarihinde İş Bankası eliyle 500 lira göndermek suretiyle Atatürk yapmıştır. Bu yardımların sonucunda ilk adı Silahtar Ağa Sahası, sonraları Papazın Çayırı, Union Kulüp Sahası, İttihat Spor Sahası ve nihayet 25 Ekim 1929 tarihinde de Fenerbahçe Stadı ismini alan 36 dönümlük stat , 6 Temmuz 1932'de 9.000 lira karşılığında satın alındı. Böylelikle Fenerbahçe yurtta stat mülkiyetine sahip ilk kulüp oldu. Ayrıca yapılan bu stat Atatürk'ün büstlerinin konulmasına müsaade ettiği tek stat da olmuştur.[8]

1936 yılında Ankara ve İzmir şehirlerinin takımlarının katılımıyla Milli Küme kuruldu. Milli küme 1942, 1948, 1949 yılları hariç 1936-1950 yılları arasında yapılmıştır. 1938 yılında kendi isteğiyle ligden çekilen Fenerbahçe, bunun dışındaki tüm turnuvalara katılmış 1937, 1940, 1943, 1945, 1946 ve 1950 yıllarında olmak üzere 6 kez kazanarak bu kupada en çok zafere ulaşan takım olmuştur.[9]

1939 yılı Türk futbolunda bir ilk gerçekleşti. 9 Eylül 1939 Cumartesi akşamı 21.00'de, Taksim Stadı'nda Fenerbahçe ile Beyoğluspor ilk gece maçına çıktılar. İlk gece maçındaki ilk golü Fenerbahçeli Fikret Kırcan atmış, Fenerbahçe sahadan 4-2 galip ayrılmıştı[10].

Politika ve Futbol [değiştir]

Bu zamanlarda politika çoğu sporda etkili olmuştur. 1929-1930 yıllarında başlayan ve CHP tarafından düzenlenen turnuvada 10 yıl boyunca en çok şampiyon olan takım İstanbul Şildi'ni kazanacaktı. 7 yıl düzenlenen turnuvada Fenerbahçe 4 kez kazanınca İstanbul Şildi'nin sahibi oldu[11].

Kulübe en uzun başkanlık yapmış kişi: Şükrü Saracoğlu

1936 Yaz Olimpiyatları'na da politika damgasını vurmuş, Berlin'de düzenlenen olimpiyatlar adeta Adolf Hitler'in gövde gösterisine dönmüştü. II. Dünya Savaşı başlamadan önce devletler, başka devletleri kendi saflarına çekmek için uğraşıyorlardı. Bu amaçla İngiltere'nin profesyonel futbolcuları 1941 yılında Türkiye'ye gelir. İngilizler, Ankara'da ve İstanbul'da olmak üzere Fenerbahçe ile 2 maç yaparlar. Ankara'daki ilk maç 2-2 berabere sona erer. İkinci maç İstanbul'da, eski adıyla Fenerbahçe yeni adıyla Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda oynandı. Maç esnasında Fenerbahçe aleyhine bir penaltı verildi. Topun başına o güne kadar hiç penaltı kaçırmayan Wodword geçti. Kalede ise Cihat Arman vardı. Vuruşu bir metre yükseklikten sol kale direğinin hemen yanından ağlarla buluşacakken, Cihat Arman hiç görülmemiş bir şekilde topu kornere çıkarttı. İngilizler donup kalmıştırlar. Herkes şaşkınlık içindeydi. İngilizler sıraya girerek bu olağandışı kurtarışı yapan kaleci Cihat Arman'ı teker teker tebrik etmişlerdir[12].

Yine Nazi Almanyası'nın propagandasını yapmak üzere 31 Mayıs 1942'de SK Admira Wien takımı Türkiye'ye gelir. Viyana ekibi Beşiktaş'ı 3-2, Galatasaray'ı da 3-0 yener. Son maçını Fenerbahçe'ye karşı yapar ve 2-1 mağlup olur.

Kulübe uzun süre başkanlık yapmış olan Şükrü Saracoğlu, bir siyaset adamıydı. Bunun yanında sıkı bir Fenerbahçeliydi. Fenerbahçe'ye birçok faydası dokunmuştur. Hükumetlerde görevdeyken bile Fenerbahçe başkanlığını sürdümüş, siyasetteyken, 1934-1950 yılları arasında görevde bulunmuştur. Daha sonraları stada adı verilmiştir[13].

1947–1967 [değiştir]

Diğer Sporlar [değiştir]

II. Dünya Savaşı her şeyi olduğu gibi Fenerbahçe'yi de finansal olarak olumsuz etkiledi. Buna karşın sportif anlamda başarılar devam etti. Fenerbahçeli atlet Ruhi Sarıalp, Londra'da düzenlenen 1948 Yaz Olimpiyatları'nda üç adım atlamada bronz madalya kazandı. Bu bir Türk'ün atletizm alanında kazandığı ilk madalyaydı.

1944'de Fenerbahçe, ikinci resmi branşını basketbol alanında kurdu. Böylece futboldaki Fenerbahçe-Galatasaray rekabeti basketbola da sıçradı. Ekip ilk büyük başarısını 27 Mart 1954'te elde etti[14].Bu tarihte Galatasaray'ı ilk kez yenerek ezeli rakibinin basketboldaki hegemonyasına büyük bir darbe vurdu. Ekip ilk şampiyonluğuna ise 1957 yılında ulaştı[15].

Fenerbahçe ve Galatasaray ezeli rekabetini 1947 yılında bir başka sporda sürdürdü: Ragbi. Yapılan ilk karşılaşma 18 Mayıs 1947'de oynandı. Bu ayrıca son karşılaşma da oldu. Fenerbahçe karşılaşmayı 12-0 kazandı. Bu sonuç karşısında Galatasaray Ragbi branşını kapatmaya karar verdi[16].

Lefter ve Can [değiştir]

30 Mart 1947'de Macar Ignace Molnar, futbol takımının başına getirilir. Ignace Molnar yönetiminde takım 1947/48 sezonunda İstanbul Ligi'ni kazanır. Lefter Küçükandonyadis bu sezon takıma transfer olmuş ve şampiyonlukta önemli katkıları olmuştur[17]. Taksimspor'dan takıma dahil olmuş ve futbol oynadığı dönemde sihirbaz olarak tanınmıştı. Birçok meziyetiyle ön plana çıkmıştı. Fenerbahçe taraftarlarının kalbinde taht kuran Lefter'e Ver Leftere, yaz deftere. sloganı yazılmıştır. Fenerbahçe'de bulunduğu zaman içinde birçok rekora imza atmıştır. Lefter Küçükandonyadis daha sonra 1951'de AC Fiorentina'ya transfer olmuştur.

Ezeli rakipler Fenerbahçe-Galatasaray'ın son yıllardaki maçlarından biri

1950'de açılan Adalet kulübü hızla gelişmek ister. Kulüp, büyük takımın önemli oyuncularına hem önemli transfer ücretleri ödüyor hem de mensucat fabrikasında bir tezgah veriyordu. Birçok futbolcu Adalet'e geçti. Bunlar içinde Fenerbahçeliler de vardı[18]. Fenerbahçe beş futbolcusunu Adalet'e kaptırır. Bu beş futbolcunun dışında, Lefter Lefter İtalya'ya gitmiş, Cihat Arman futbolu bırakmıştı. Fenerbahçe zor bir döneme girdi. Bunların yerine kulüp birçok genç oyuncu aldı. Bu yeni takıma Küçük Şeytanlar adı verilmişti. Küçük Şeytanlar Adalet'le yapılan maçı 1–0 kazanmayı başardı. Ayrıca bu genç takım 1952-1953 sezonunda şampiyonluğa ulaştı.

Bir ara Fenerbahçe Basketbol Takımı'nda da oynayan Can Bartu daha sonra futbola geçti. Bartu'nun idolü Lefter'di. Amacı bir gün Lefter gibi Avrupa'da oynamaktı. Fenerbahçe, 1959'da düzenlenen lige iyi başladı ve Beyaz Grubu birinci tamamlayıp Kırmızı Grup birincisi olan Galatasaray ile final oynamaya hak kazandı. İki ayak üzerinden oynanan finalin ilk ayağında Fenerbahçe Galatasaray'a 1-0 mağlup oldu. 4 gün sonrasında yapılan ikinci ayak maçında ise Galatasaray'ı 4-0 yenen Sarı-Kanaryalar ilk kez düzenlenen ligde şampiyonluğa ulaştı.

1959 yılında Fenerbahçe Şampiyon Kulüpler Kupası'nda mücadele etmeye hak kazandı. Macar antrenör Ignace Molnar yönetimindeki Fenerbahçe, Macar Şampiyonu Csepel SC ile İstanbul'da Can Bartu'nun golüyle 1-1 berabere kaldı. Fenerbahçe deplasmanda 3-2 kazandı ve bir üst tura çıktı. Bu, Türk takımları için ilkti, çünkü ilk kez bir Türk takımı Avrupa'da bir üst tura çıkmıştı.

1967–1990 [değiştir]

Ünlü İsimler [değiştir]

1968 yılında Şampiyon Kulüpler Kupası'da Fenerbahçe İngiltere Şampiyonu Manchester City ile eşleşti. Bundan iki yıl önce İngiltere, Dünya Kupası'nı kazanmıştı. Türkiye ve İngiltere'deki herkes bu eşleşmenin favorisinin açık ara farkla Manchester City olduğunu düşünüyordu. İlk maç Manchester şehrinde oynandı ve özellikle kaleci Yavuz Şimşek'in güzel oyunu maçın 0-0 bitmesini sağladı[19]. İkinci maç 2 Ekim 1968'de İstanbul'da oynandı. Manchester City maça baskılı başladı. Ercan Aktuna kaleci Yavuz'a pas attı fakat pas kısa düşünce Coleman araya girdi ve 12. dakikada durumu İngiliz ekibinin lehine çevirdi. İlk yarı bu skorla tamamlandı. İkinci yarıda oyuna Abdullah Çevrim girdi ve hemen 46. dakikada bir karambolde topu ağlara göndermeyi başardı: 1-1. Kalan dakikalarda skora göre turu geçen taraf olan İngilizler defansa çekildi. 76. dakikada Ogün Altıparmak'ın vuruşu gol olunca İngilizler şoka uğradı. Durum 2-1 e geldi ve maç böyle tamamlandı. Fenerbahçe, dönemin en güçlü ekiplerinden Manchester City'yi elemişti. Ertesi gün Türkiye'deki gazetelerde şöyle manşetler atıldı: "Dünya Şampiyonlarının şampiyonunu yendik".

1972 yılında ilginç bir kişi Fenerbahçe'de teknik direktörlük yaptı. 1962 Dünya Kupası'nda Brezilya'nın kupayı almasında pay sahibi olmuş Valdir Pereira takımın başına getirildi. Valdir Pereira'nın diğer ismi Didi idi. Fenerbahçe, Didi yönetiminde üç yılda sekiz kupa kazanmayı başardı[20]. Didi zamanında, Cemil Turan ve Osman Arpacıoğlu'lu takım 18 kez Galatasaray'a karşı oynadı. Fenerbahçe bu maçlarda 10 galibiyet 6 beraberlik alırken Galatasaray 2 kez sahadan galip ayrıldı. Fenerbahçe, Didi'li yıllarda oldukça başarılı oldu ve popüleritesini artırdı. Milliyet tarafından yapılan anket sonuçlarına Fenerbahçe o tarihte % 60,56 ile en çok taraftara sahip kulüptü[21].

Alçaklar ve Yüksekler [değiştir]

1980 yılında Fenerbahçe, takımın başına Eintracht Frankfurt'tan Alman bir çalıştırıcı getirildi. Friedel Rausch yönetimindeki Fenerbahçe en dramatik sezonunu yaşadı. Takım ligde büyük düşüşler yaşadı ve sezonu 10. sırada tamamlayabildi. 16 takımın olduğu ve 14., 15., ve 16.'nın küme düştüğü ligde Fenerbahçe 10. oldu. Ligden düşen takımlardan Çaykur Rizespor ile aynı puandaydı. Takım averajla ligde kalabilmişti[22].

Fenerbahçe Müzesi'ndeki Fenerbahçe eski formaları

Sarı-Kanaryalar için 1985-1988 yılları arası da pek parlak geçmedi. Takım iki kez beşincilik, bir kez de sekizincilik aldı. Bu üç sezonda kulüp altı çalıştırıcı değiştirdi. Bu, değişim için iyi bir zamandı. Rıdvan Dilmen ve Aykut Kocaman transfer edildi. Kaleye Almanya Milli Takımı kalecisi Harald Schumacher alındı. Alman kaleci daha önce 1982 ve 1986 Dünya Kupalarında, Batı Almanya Milli Takımı'nda görev yapmıştı. Harald Schumacher dışında kadroda yabancı futbolcu yoktu. Oldukça kaliteli bir kadro kuruldu. 1988-89 sezonu takım için kırılması zor rekorlar yılı oldu. Fenerbahçe 103 kez (maç başına 2,86) rakip fileleri sarsarak bu alanda lig rekorunu kırdı. Kalesinde sadece 27 gol gördü. Fenerbahçe 36 maçtan 29'unu kazanırken 6'sında berabere kaldı, birini kaybetti. Toplayabileceği 108 puandan 93'ünü topladı ve % 86,11'lik bir başarı sağladı. Başarı yüzdesi ve alınan puan alanında da rekor kırılmış oldu. Gol kralı Fenerbahçe'den çıktı. Aykut Kocaman 29 gol atmıştı. Rıdvan Dilmen ise tam 41 asist yapmış 19 kez de fileleri sarsmıştı.

Diğer bir parlak başarı 3 Mayıs 1989 tarihinde sağlandı. 1988-89 sezonunda Galatasaray ile Türkiye Kupası'nda karşılaşıldı[23]. Maç Ali Sami Yen Stadı'nda oynandı. Galatasaray ilk yarıyı Tanju Çolak'ın attığı üç golle önde kapadı. Galatasaray üstün durumdaydı ve bazı spor yazarları ikinci yarıda farkın açılacağını, böylece Galatasaray'ın tarihi bir zafer elde edeceğini düşünüyorlardı. Devre arasında Veselinoviç takımı çok iyi bir şeklide motive eder ve onlara: "Onlar bize bir devrede üç gol atabiliyorsa, biz onlara beş tane atarız. Sahaya çıkın ve ne kadar Fenerbahçeli olduğunuzu onlara gösterin" der. İkinci yarıda Aykut Kocaman ve Hasan Vezir'in (3) golleriyle Fenerbahçe rakibini 4-3 devirir.

1990'dan Günümüze [değiştir]

90'lar [değiştir]

1990-91 sezonunda Fenerbahçe'nin başına Hollandalı çalıştırıcı Guus Hiddink getirildi. O sezon Fenerbahçe için oldukça kötü geçecekti. Harald Schumacher sarılık geçirdi ve futbola ara vermek zorunda kaldı. Rıdvan Dilmen'in peşini sakatlıklar bırakmadı. Fenerbahçe sezona 1-6'lık Aydınspor hezimeti ile başladı. Bu, kulüp tarihinde ligde alınan en büyük yenilgiydi[24]. Sezon istenilen gibi gitmedi ve takım beşinci olarak ligi kapadı. Buna karşın Basketbol Erkek Takımı, tarihindeki ilk şampiyonluğunu bu sezon elde etti.

Hollandalı çalıştırıcı Guus Hiddink

90'lı yıllar takım için pek parlak geçmedi. 1990-2000 arasında sadece bir kez lig şampiyonluğuna ulaşıldı.1995-96 sezonunda takım lig şampiyonluğuna ulaştı. Aynı yıl Türkiye Kupası'nda finale çıktı. İki maç üzerinden oynanan karşılaşmalarda Fenerbahçe, uzatma devresinde yediği golle Galatasaray'a mağlup oldu. Buna karşılık bu dönemde Fenerbahçe 4 yıl lig gol kralını çıkardı. 1991-92 sezonunda ve 1994-95 sezonunda Aykut Kocaman 25 ve 27 golle, 1992-93 sezonunda Tanju Çolak 27 golle, 1993-94 sezonunda Bülent Uygun 22 golle gol krallığına ulaştı.

Tüm bunlara karşın kulüp 10 yıl boyunca ekonomik ilerlemeler kaydetti. Ali Şen ve Aziz Yıldırım gibi başkanlar sayesindeki bu ekonomik ilerleme ile kaliteli futbolcular ve ünlü teknik adamlar takıma kazandırıldı. Joachim Löw ve Carlos Alberto Parreira bunlardan ikisiydi. Yine birçok ünlü yabancı futbolcu takımda oynadı: Jay-Jay Okocha, Elvir Baliç, Emil Kostadinov, Jes Høgh...

Yeniden Yapılanma [değiştir]

Tesisleşme [değiştir]
Stadyumdan bir görünüm

1998 yılında yapılan başkanlık seçimlerinde Aziz Yıldırım, bir oy farkla başkanlığa seçildi. Yıldırım, devamlı bir sportif başarı için, kulüp ekonomisinin sağlam temellere dayanması gerektiğini düşünüyordu. Bu amaçla uzun vaadede planlar yaptı. Fenerbahçe Stadyumu olarak anılan stadyumun adını Şükrü Saracoğlu Stadı olarak değiştirdi. 28.000 kişilik bu stadyumun 1982 yılında projelendirilen kapasite arttırma çalışmalarına başlandı. 1999-2000 sezonunda Yeni Açık diye adlandırılan, Kurbağalıdere tarafındaki tribün yıkılarak inşaata başlandı. Sponsor olarak Migros ile anlaşıldı. 2000-01 sezonunun ilk maçı geldiğinde kapasite 30.000'e çıkarılmıştı. Sezon içinde diğer kale arkası tribün yıkıldı ve inşaasına başlandı. Sponsor olarak Telsim ile anlaşıldı ve 6 Mayıs 2001'deki Fenerbahçe-Galatasaray maçına yetiştirildi. Bu tribünler ile birlikte stadın kapasitesi 42.000'e ulaştırılmıştı. Bu maç ile İstanbul seyirci ve hasılat rekoru kırıldı[25].

Daha sonra Maraton Trübün yıkıldı. İnşaat hızla bitirildi, 16 Şubat 2002'de oynanan yine bir Fenerbahçe-Galatasaray maçıyla tribün açılışı yapıldı. Maçı 45.000 civarında taraftar izledi.

2005 yılının mart ayında numaralı tribün hızla yıkıldı. 8-9 ay gibi kısa sürede yeni tribün yapıldı. Bu tribüne Fenerium Tribünü adı verildi. 2006-2007 sezonunda stada ısıtma sistemi eklendi[26].

Tüm bunların yanında kulübe önemli tesisler kazandırılmış, altyapı çalışmaları hızlandırılmıştır. Can Bartu Tesisleri 2000 yılında hizmete girmiştir. Altyapıya hizmet veren Fikirtepe Tesisleri 1999 yılında açılmıştır. Dereağzı Tesisleri 2003 yılında suni çimle kaplanmıştır. Faruk Ilgaz Tesisleri 2004'te, modernize edilmiş şekilde hizmete sokulmuştur[27].

Sportif Başarı [değiştir]

Başkanlar [değiştir]

Unutulmaz Futbolcular [değiştir]

Fenerbahçe 1907 yılında kurulduğunda oldukça kısıtlı bir kadroya sahipti. Bunlardan Galip Kulaksızoğlu ilk kadrodan kulüpte en fazla kalan isimdi. Kulüpte 17 yıl geçiren Kulaksızoğlu 1924 yılında jübile yapana kadar 216 maça çıkmıştı. Zeki Rıza Sporel Fenerbahçe'nin altyapısından çıkmış ilk isimlerdendi. 18 yıllık kulüp kariyerinde 352 maçta 470 gol atarak maç başına 1,3 gol ortalaması ile kulüpte önemli bir yer edinmiştir. Zeki Rıza Sporel 16 kez forma giydiği Türkiye Millî Futbol Takımı forması ile 15 gole imza atmıştır. Cihat Arman kulübe en uzun süre hizmet eden kalecilerdendir. 12 sezon boyunca 308 maça çıkmıştır.

Lefter Küçükandonyadis, Avrupa'da mücadele eden ilk önemli Türk oyunculardandır. Lefter, Fenerbahçe'ye geri dönmeden önce 2 yıl boyunca sırayla ACF Fiorentina ve OGC Nice takımlarında oynamıştır. Lefter 615 maçta 423 gol atarak kulübün 2 İstanbul Ligi, 3 Türkiye Ligi zaferi kazanmasında etkili olmuştur. Bir başka efsanevi oyuncu Can Bartu, kulübün Avrupa'ya ihraç ettiği önemli oyunculardandır. Ayrıca Can Bartu bir avrupa kupası finalinde (Fiorentina-Atletico Madrid ) top koşturan ilk Türk oyuncu olmuştur. Bartu, Fenerbahçe'ye geri dönmeden önce SSC Venezia ve SS Lazio takımlarında da futbol oynamıştır. Bartu, Fenerbahçe'de 330 lig maçında 162 gol atmış ve 4 Türkiye Ligi zaferi yaşamıştır.

Yakın geçmişte, özellikle yabancı futbolcular taraftarın gönlünde taht kurmuştur. Bunlardan Uche Okechukwu 13 sezon Fenerbahçe ve İstanbulspor'da forma giymiş ve Türkiye'de en uzun süre kalmış yabancı oyuncu unvanını elde etmiştir. Uche, Fenerbahçe kariyerinde 2 Türkiye Ligi şampiyonluğu yaşamış ve taraftarlar tarafından kulübün unutulmaz isimlerinden biri olarak görülmektedir.

Pierre van Hooijdonk, Fenerbahçe'ye 2003 yılında gelmiş ve 2 yıl futbol oynamıştır. Hooijdonk, Fenerbahçe formasıyla çıktığı 53 maçta 32 gol atmıştır. Hem sıcak kanlı tavırları hem de başarılı futboluyla Fenerbahçe'nin iki yıl üst üste şampiyon olmasına bulunduğu katkılardan dolayı taraftarın gönlünde kendisine yer bulmuştur.

Amblem [değiştir]

Amblem, 1910 yılında resimde yeteneği olan futbolcu Topuz Hikmet tarafından tasarlamıştır ve bu amblem günümüze kadar ulaşmıştır.

Fenerbahçe 100.yıl Kurumsal Logosu

Topuz Hikmet'in anlatımıyla Fenerbahçe ambleminin öyküsü:

Kulübümüzün rengi sarı-beyazdan, sarı-laciverte çevrildikten sonra bu yeni renklerle bir amblem yaptırılması gündeme geldi. Arkadaşlarım bu amblemin çizilmesini benden rica ettiler. İlk önce bayrağımızın renkleri kırmızı ile beyazı bir araya getirdim. Sonra kırmızı üzerine bir kalp şekli çizerek bunu sarı-laciverte boyadım ve üzerine de metanet, kuvvet ve sağlamlığın ifadesi olan meşe dalını resmettim. Beyaz kısma da kulübümüzün ismini ve kuruluş tarihini yazdım. Rozetimizi çizerken, ona şu manayı vermeye çalıştım; Kalpten gelen bir bağımlılıkla bu kulübe hizmet etmek. Çizdiğim şekil arkadaşlarım tarafından beğenildi ve yeni amblem o tarihlerde Almanya'da bulunan Tevfik Haccar'ın aracılığıyla orada yaptırıldı. Yeni harflerin kabulünden sonra aynı şekilde muhafaza edildi. Sadece Fenerbahçe Spor Kulübü 1907 yazısı yeni harflerle değiştirildi.

Başarılar [değiştir]

  • Sadece Futbol ve Basketbol başarıları görünmektedir.

Futbol Başarıları [değiştir]

Fenerbahçe tarihinde 89 kez resmi lig ve kupa şampiyonu olup en çok şampiyon olan ve kupa kazanan takım olmuştur. Dört büyük takımın topladığı lig ve kupa şampiyonluklarını görmek için Türkiye'de Futbol sayfasındaki Kupa Geçmişi bölümüne bakınız.

Avrupa'daki Başarıları [değiştir]

Türkiye'deki Başarıları [değiştir]

  • Süper Lig:
    • Şampiyon (18): 1959, 1960-61, 1963-64, 1964-65, 1967-68, 1969-70, 1973-74, 1974-75, 1977-78, 1982-83 , 1984-85, 1988-89, 1995-96, 2000-01, 2003-04, 2004-05, 2006-07, 2010-11
  • Türkiye Kupası:
    • Şampiyon (4): 1967-68, 1973-74, 1978-79, 1982-83
    • İkinci (8): 1962-63, 1964-1965, 1988-89, 1995-96, 2000-01, 2004-05, 2005-06, 2006-07 2008-2009 2009-2010
  • Türkiye Süper Kupası
    • Şampiyon (2): 2007, 2009
  • Cumhurbaşkanlığı Kupası:
    • Şampiyon (6): 1968, 1973, 1975, 1984, 1985, 1990
    • İkinci (7): 1970, 1974, 1978, 1979, 1983, 1989, 1996
  • Başbakanlık Kupası:
    • Şampiyon (8): 1944-45, 1945-46, 1949-50, 1972-73, 1979-80, 1988-89, 1992-93, 1997-98
    • İkinci (7): 1943-44, 1970-71, 1975-76, 1976-77, 1991-92, 1993-94, 1994-95
  • İstanbul Ligleri:
    • Şampiyon (16): 1911-12, 1913-14, 1914-15, 1920-21, 1922-23, 1929-30, 1932-33, 1934-35, 1935-36, 1936 -37, 1943-44, 1946-47, 1947-48, 1952-53, 1956-57, 1958-59
  • Milli Küme:
    • Şampiyon (6): 1936-37, 1939-40, 1942-43, 1944-45, 1945-46, 1949-50
  • Türkiye Futbol Şampiyonası:
    • Şampiyon (3): 1933, 1935, 1944
    • İkinci (2): 1940, 1947
  • İstanbul Şildi:
    • Şampiyon (4): 1930, 1934, 1938, 1939
  • İstanbul Kupası:
    • Şampiyon (1): 1945
  • Atatürk Kupası:
    • Şampiyon (2): 1963-1964, 1998
  • Donanma Kupası:
    • Şampiyon (4): 1982, 1983, 1984, 1985
  • Spor-Toto Kupası:
    • Şampiyon (1): 1967

Basketbol Başarıları [değiştir]

Türkiyedeki Başarıları [değiştir]

Türkiye Basketbol Ligi

  • Şampiyon (5):1990-91, 2006-07, 2007-2008, 2009-2010, 2010-2011
  • Klasman Ligi Lideri (7): 1982-83, 1984-85, 1987-88, 1989-90, 1990-91, 1991-92, 2006-07

Türkiye Basketbol Şampiyonası

  • Şampiyon (3): 1957, 1959, 1965
  • İkinci (4): 1954, 1956, 1958, 1964

Türkiye Kupası

  • Şampiyon (3): 1966-67, 2009-10,2010-2011
  • Final (3): 1993-94, 1996-97, 1998-99

Cumhurbaşkanlığı Kupası

  • Şampiyon (4): 1989-90, 1990-91, 1993-94, 2006-07
  • Final (4): 1984-85, 1987-88, 2007-08, 2008-09

İstanbul Ligi

  • Şampiyon (7): 1954-55, 1955-56, 1956-57, 1962-63, 1963-64, 1964-65, 1965-66

Basketbol Federasyon Kupası

  • Şampiyon (5): 1954, 1958, 1959, 1960, 1961

GSGM Kupası

  • Şampiyon (2): 1987-88, 1991-92
  • Final (1): 1989-90

İstanbul İkinci Ligi

  • Şampiyon (1): 1948-49

Avrupa'daki Başarıları [değiştir]

Euroleague (Avrupa Şampiyonlar Ligi)

  • Çeyrek Final (1): 2007-2008
  • Top 16 (3): 1998-1999, 2008-09, 2010-11

FIBA Euro Cup

  • 1 kez Dörtlü Final (2004-05)
  • Dördüncülük (1): 2004-05

Koraç Kupası

  • Çeyrek Final (2): 1995-96, 2000-01

Özel Kupalar [değiştir]

  • General Harrington Kupası (1923)
  • 4'ler Kupası (1946)
  • Trakya Kupası (1946)
  • Turnuva Kupası (1954)
  • Gökay Kupası (1955)
  • Rövanşlar kupası (1955)
  • Nato Kupası (1956)
  • Teşvik Kupası (1956)
  • Cihanoğlu Kupası (1956)
  • Zafer Kupası (1956)
  • Yeşilköy Kupası (1979)
  • İzmir Fuar Kupası (1987)
  • Osman Erverdi Kupası (1987)
  • 3 farklı Dörtlü Turnuva Kupası (1990)
  • Özkan Alisbah Kupası (1991)
  • Ülker 50. Yıl Kupası (1994)
  • Dörtlü Turnuva Kupası (2000)
  • TÜBAD Turnuvası Kupası (2004)
  • Pınar Cup Kupası (2005)
  • İstok Rems (İkincilik kupası) (2008)
  • Mirza Delibasic Kupası (2009)
  • Brüksel Kupası (2011)

Fenerbahçe Spor Kulübü'nün faaliyet gösterdiği spor dalları [değiştir]

Fenerbahçe kuruluşundan itibaren fikir ve sahne faaliyetleri hariçte bırakılırsa 42 spor dalıyla meşgul oldu. Futbol, basketbol, voleybol, atletizm, boks, masatenisi, yüzme, senkronize yüzme (subalesi) kürek ve yelken 2011-12 sezonu itibarıyla sarı-lacivertli kulübün mücadele ettiği olimpik sporlardır.

Geçmişte ise Fenerbahçe; keza yaz olimpiyatları sporları arasında yeralan atıcılık, bisiklet, çim hokeyi, eskrim, güreş, halter, hentbol, jimnastik, judo, kano, kule ve tramplen atlama, okçuluk, sutopu, tenis, triatlon ve voleybolda, geçmişte olimpiyat programlarında yeralan beyzbol, kriket ve ragbide, olimpiyatlarda gösteri sporu olarak yer verilen motor sporları, patenli hokey ve su kayağında, olimpiyatlarda yer verilmese de Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından spor olarak tanınan bilardo, briç, dağcılık, patinaj ile wushu'da ve Türkiye'de federasyonlara bağlı olan avcılık, izcilik ve kampçılık, muay-thai, trekking ve tae-bo sporlarında faaliyet gösterdi.

Aktif Branşlar [değiştir]

Futbol [değiştir]

Ana madde : Fenerbahçe SK (Futbol)

Fenerbahçe Spor Kulübü'nün en önemli branşı futboldur. Fenerbahçe, futbolda 18 kez Türkiye Ligi şampiyonluğuna ulaşırken, 4 kez de Türkiye Kupası'nı kazanmıştır. 1959'dan önceki Türkiye Şampiyonalarında 3, Milli Küme'de ise 6 kez şampiyon olmuş, 16 kez de İstanbul şampiyonluğuna ulaşmıştır.

2007-2008 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde Çeyrek Final oynayarak büyük bir başarıya imza atmıştır. 1967-68 sezonunda ise Balkan Kupası'nda şampiyon olmuştur.

Fenerbahçe PAF Takımı [değiştir]

Ana madde : Fenerbahçe PAF

Fenerbahçe PAF Takımı, diğer kulüplerin PAF takımlarının bulunduğu PAF Ligi'nde oynamaktadır. PAF takımın antrenörlüğünü Mehmet Hacıoğlu yapmaktadır. İç saha maçlarını Dereağzı Tesisleri'nde oynamaktadır.

Basketbol [değiştir]

Basketbol Takımı'nın maçlarını oynadığı Abdi İpekçi Arena

Ana maddeler: Erkek Takımı, Bayan Takımı

Fenerbahçe'nin ikinci büyük branşı basketboldur. Fenerbahçe ve Ülkerspor 2006 yılında yaptıkları geniş kapsamlı sponsorluk anlaşması ile takımlarını birleştirmişler ve Fenerbahçe Ülker adını almışlardır. Bayan takımına da Aras Kargo sponsor olmuştur.

Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı ligde 4 şampiyonluğa ulaşırken 3 defa da Türkiye Kupası'nı kazanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı ise 4 kez kazanma başarısı göstermiştir. Ligler başlamadan ise 7 kez İstanbul, 3 kez de Türkiye şampiyonu olmuştur.

Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi'nde 9 şampiyonluğa ulaşırken 9 defa da Türkiye Kupası'nı kazanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı ise 7 kez kazanma başarısı göstermiştir. Türkiye Ligleri başlamadan ise 5 kez İstanbul, 1 kez de Türkiye şampiyonluğuna ulaşmıştır.

Voleybol [değiştir]

Ana maddeler: Erkek Takımı, Bayan Takımı

Fenerbahçe'nin üçüncü büyük branşı voleyboldur. 2007 yılında Acıbadem Holding, Fenerbahçe Bayan Voleybol Takımı'na sponsor olmuştur.

Fenerbahçe Voleybol Erkek Takımı 2007-2008 sezonunda şampiyonluğa ulaşarak tarihinde bir ilke imza atmıştır. Aynı yıl Türkiye Kupası'nı da müzesine götürerek büyük bir başarıya imza atmıştır.

Ayrıca; Bayan Voleybol takımı CEV Kupasında 2009 yılında Avrupa 3.sü olmuştur. 2010 yılında Avrupa Bayanlar Voleybol Şampiyonlar Ligi 2010 finalinde ikinci olmuştur. 2011 yılında Katar'da düzenlenen Dünya Kulüpler Şampiyonası'nda "Dünya Şampiyonu" olmuştur. 2010-2011 Dörtlü Finali İstanbul'da Fenerbahçe Acıbadem'in ev sahipliğinde düzenlenmiş, Fenerbahçe Acıbadem Avrupa 3.sü olmuştur.

Boks [değiştir]

Ana madde: Fenerbahçe Boks Şubesi

Kuruluşundan bu yana faaliyet gösterilen sporlardan boks, futbolla birlikte işgal yıllarında yabancılara ve azınlık mensubu boksörlere karşı kazandığı başarılarla dikkat çeken şube olmuştur. Boks takımı Türkiye Kulüplerarası Boks Şampiyonası'nda kazandığı 10 şampiyonlukla en çok Türkiye birincisi olmuş takımdır. 1997'den beri aktif olan kadın takımı da 2007 yılından beri üstünlüğünü sürdürmektedir. 1996 Yaz Olimpiyatlarında gümüş madalya kazanan Malik Beyleroğlu, 2004 Yaz Olimpiyatlarında yine gümüş madalya kazanan Atagün Yalçınkaya, 2008 Yaz Olimpiyatlarında bronz madalya kazanan Yakup Kılıç, Dünya Şampiyonları Mustafa Genç ve Gülsüm Tatar, Avrupa Şampiyonları Nurhan Süleymanoğlu, Ramazan Palyani, Agasi Ağagüloğlu, Gülsüm Tatar ve Sümeyra Kaya Fenerbahçe Boks Takımı'nda forma giymiş Türk boksörlerdir. Fenerbahçe'de boks şubesi faaliyetleri çerçevesinde 2000-2004 yılları arasında Tae Bo[28], 1998'den beri Kick Boks ve Muay Thai ve 2006'dan beri Wushu da yeralırken [29], Kıymet Karpuzoğlu'nun 2005 yılında kick boks dalında, Hüseyin Dündar'ın ise 2007 yılında wushu dalındaki Dünya Şampiyonlukları en kaydadeğer başarılar olmuştur.

Atletizm [değiştir]

Ana madde: Fenerbahçe Atletizm Şubesi

Fenerbahçe, kuruluşundan beri kesintisiz faaliyet gösterdiği branşlardan olan atletizmde en çok şampiyonluk kazanan kulüp olduğu gibi, Türkiye'nin uluslararası alanda kazandığı kaydadeğer başarıların büyük çoğunlu sarı-lacivertli atletler tarafından kazanılmıştır. Fenerbahçe erkek takımı Türkiye Kulüplerarası Atletizm Şampiyonası'nda erkeklerde 11 kadınlarda, 9 kez Türkiye şampiyonu olurken, Türkiye Atletizm Süper Ligi'nde erkeklerde 19, kadınlarda ise 6 kez Türkiye şampiyonluğuna ulaştı. Kros takımı ise 16 kez Türkiye Kros Şampiyonası, 2 kez de Türkiye Kros Ligi'nde Türkiye şampiyonu olurken, kadın takımı da 3 kez bu başarıya ulaştı. Genç erkek kros takımı 3 kez, genç kız takımı ise 1 kez Avrupa kulüpler şampiyonu olurken, A takımları düzeyinde Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası erkeklerde 1993, 1995, 2006 ve 2009 yıllarında, kadınlarda 1998 yılında Türk atletizminin A grubuna yükselmesini sağladı[30]. Türkiye'nin atletizmde olimpiyatlarda kazandığı iki bronz madalyayı da Fenerbahçeli atletler Ruhi Sarıalp (1948) ve Eşref Apak (2004) elde ederken, Nevin Yanıt (2010) Avrupa şampiyonu, Ruhi Sarıalp (1950) ve Halil Akkaş (2011) Avrupa üçüncüsü oldular. Karin Melis Mey 2009'da Dünya üçüncüsü olurken [31], Ekrem Koçak, Osman Coşgül, Mustafa Batman ve Muharrem Dalkılıç Ordulararası Dünya şampiyonlukları kazandılar.

Kürek [değiştir]

Ana madde : Fenerbahçe Kürek Şubesi

Kulübün kuruluşundan çok kısa bir süre sonra 1910 yılında faaliyete geçen ve kulüplererası ilk şampiyonluk kupasını 1917 yılında adına düzenlenen yarışların sonunda V. Mehmet Reşad'dan alan[32] kürek şubesinin kayıkhanesi Milli Mücadele yıllarında İstanbul işgal altındayken Kurbağalıdere kenarındaki kulüp binasının önünde yeralan iskeleye yanaşan motorlarla Anadolu’ya silah kaçıran Fenerbahçeliler için bir silah ve cephane deposu haline getirilmiştir[33]. Cumhuriyet döneminde Galatasaray ile ezeli rekabeti bu sporda da kıyasıya yaşatan Fenerbahçe, 2011 yılına kadar Türkiye Kürek Şampiyonası'nda 34 kez şampiyon olarak bu spordaki liderliğini sürdürmektedir [34]. 35 kez İstanbul, 26 kez İstanbul Kupası ve 27 kez Türkiye Kupası şampiyonu olan Fenerbahçe bu branşta uluslararası alanda da önemli başarılar kazanmıştır. 1955 Akdeniz Oyunları'nda tek çiftede gümüş madalya alarak Türkiye'nin uluslararası alandaki ilk resmi başarısını elde eden Tonguç Türsan'dan bu yana Fenerbahçe milli takıma en çok sporcu veren kulüp konumundadır. Branş bünyesinde 1999-2000 yıllarında faaliyet gösteren kano takımı, ilgi görmemesi nedeniyle bir süre sonra tarihe karışmıştır.

Yelken [değiştir]

Ana madde: Fenerbahçe Yelken Şubesi

1910'larda faaliyete geçen şube, 1936'da Behzat Baydar ve Harun Ülman ile Star (sailboat) sınıfında Berlin Olimpiyatları'nda ilk kez Türkiye'yi temsil etmiştir. 1952'de Deniz Bankası'nın kulüplere modern tekneler sağlamasıyla canlanan yelken şubesi 1950'lerden beri düzenlenen Türkiye Şampiyonalarında 2010'a dek aldığı 136 birincilik, 109 ikincilik ve 65 üçüncülük ile İstanbul Yelken Kulübü ve Karşıyaka ile birlikten en seçkin yeri tuttu.

Fenerbahçeli sporculardan Tuğçe Subaşı 2002'de Laser 4.7 sınıfında Dünya, 1993'te Arda Baykal Optimist sınıfında Akdeniz Oyunları, 1993'te Haluk Babacan Finn, 1995'te Akif Muslubaş yine Finn, 2002'de Utku Ören Laser Radial, 2006'da Yonca Yıldıral ve İrem Özdemir 470, 2009 ve 2010 yıllarında Zeynep Yentür Optimist, 2010 yılında Çağla Demirtaş Laser Radial ve yine 2010 yılında Alican Kaynar Finn sınıfında Balkan şampiyonlukları kazandılar. Bu şampiyonluklara ilaveten Aydın Yurdum 1997'de Laser Masterlar dalında Dünya ikincisi, Azat Baykal, Levent Özgen ve Erdil Uzaltan 1997'de Dragon dalında Avrupa dördüncüsü, Azat Baykal, Arda Baykal ve Erdil Uzaltan'ın 2004'te yine Dragon dalında bu defa Dünya dördüncüsü, 2006'da Yonca Yıldıral ve Özde Özdemir 470 Dünya Gençler üçüncüsü, 2009’da Zeynep Yentür Optimist Avrupa ikincisi oldu.

Masa Tenisi [değiştir]

Ana madde: Fenerbahçe Masa Tenisi Şubesi

1930 yılında düzenlenen ilk İstanbul Şampiyonası'nda İstanbulspor'u yenerek şampiyon olan Fenerbahçe bu spordaki faaliyetlerini 2011 yılına kadar kesintisiz sürdürmüştür. Türkiye Masatenisi Şampiyonası'nda erkeklerde 13, kadınlarda 9; Türkiye Masatenisi Süper Ligi'nde erkeklerde 3, kadınlarda 7 Türkiye şampiyonluğu alan Fenerbahçe bu sporda en seçkin yeri tuttu. 2007-08 sezonunda erkek takımı Avrupa ETTU Kupası'nda final oynadı [35]. Fenerbahçeli sporcu Gürhan Yaldız'ın 1982 yılında İzmir'de düzenlenen 19. Balkan Masatenisi Şampiyonası'nda aldığı gümüş madalya bu branşta bir Türk sporcunun uluslararası yarışmada aldığı ilk madalya olurken[36], Melek Hu'nun 2009 yılında Akdeniz Oyunları'ndan aldığı altın ve 2010 yılında Çek Cumhuriyeti'nde yapılan Avrupa Masatenisi Şampiyonası'nda aldığı bronz madalyalar da Türkiye masatenisi tarihinde birer ilki teşkil etti [37].

Yüzme ve Senkronize Yüzme [değiştir]

Ana madde: Fenerbahçe Yüzme Şubesi

1910'lardan 1960'lara kadar dönem dönem başarılar gösteren yüzme şubesi 1964 yılında tarihe karışmıştır. Kısa süreli faaliyetlerden sonra 1997 yılında kalıcı olarak kurulan Fenerbahçe Yüzme Şubesi Galatasaray ve İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü'nün üstünlüklerine son vererek Türkiye Kulüplerarası Yüzme Şampiyonası'nda erkeklerde 22, kadınlarda ise 20 kez Türkiye şampiyonluğuna ulaşmış ve her iki kategoride de en çok Türkiye birinciliği kazanan kulüp olmuştur. Fenerbahçe, 1998 yılından beri başta 2000, 2004 ve 2008 Yaz Olimpiyatları olmak üzere üst düzey uluslararası yarışlarda milli takıma en çok sporcu veren kulüp olmuştur [38].

Öte yandan, 2008 yılında yüzme şubesi bünyesinde kurulan senkronize yüzme (subalesi) takımı da bu sporda öncü rol oynamaya başlamış ve Türkiye Şampiyonalarında en başarılı kulüp konumuna yükseldiği gibi [39] 26 kişiden oluşan milli takıma 17 sporcu vermek suretiyle takımın belkemiğini de oluşturmaya başlamıştır [40]

Geçmişte kalan branşlar [değiştir]

Bisiklet ve Triatlon [değiştir]

1912 yılından itibaren faaliyet gösterilen bisiklet sporunda Fenerbahçeli sporcular ilk dönem birinciliklerini kazanırken 1912 ve 1913 Fenerbahçe Spor Bayramları ve 1914 Cuma Birliği Bayramlarında birinci olan Vecdi Çağatay ilk şampiyon olarak sivrildi [41]. 1924 ve 1928 Yaz Olimpiyatları'na katılan ilk Türk bisikletçileri Cavit Cav ve Galip Cav kardeşler oldular [42]. 1924'te ilk kez Ankara'da düzenlenen Türkiye Bisiklet Şampiyonası'nda Cavit Cav hem sürat hem de mukavemet şampiyonu olurken [43] bu başarısını 1932'ye dek sürdürdü. Galip-Cavit Cav kardeşler 10 Temmuz 1926'da başlayarak 50,5 saatte bitirdikleri İzmir-Bandırma etabıyla ilk uzun mesafe yarışını tamamlayan Türk sporcular oldular[44]. 1956 yılında İstanbul'dan başlayarak 3.500 kilometrelik Anadolu turunu tamamlayan Tayyar Güner ise sarı-lacivertli formayla başarı kazanan son kaydadeğer bisikletçi oldu [45]. 1990'lı yılların başında Triatlon branşında gösterilen faaliyet ise, bazı münferit başarılara sahne olmuşsa da, uzun ömürlü olmadı.

Kriket [değiştir]

İngilizlerin XX. yüzyılın başlarında Beykoz ve Moda'daki kriket faaliyetlerine Türk kulüpleri arasında ilgi gösteren yegâne kulüp Fenerbahçe oldu ve 1911 yılında sarı-lacivertli kulüpte bir takım kuruldu[46]. Sait Selahattin Cihanoğlu, Galip Kulaksızoğlu, Tevfik Taşçı, Fahri Ayad vb. gibi komple sporculardan kurulu takım, 1911-1914 yılları arasında İngiliz takımlarıyla mücadele ederken, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması ve İngilizlerin Türkiye'yi terketmesiyle rakipsiz kaldı ve dağıldı [47].

Tenis [değiştir]

1914 yılında eski başkanlardan Sabri Toprak'ın çabalarıyla kurulan tenis takımı 1922 yılında ilk İstanbul, Türkiye ve Challenge Cup şampiyonluklarını İngilizleri de yenerek kazandı. 1923 yılında Türkiye'nin ilk kadın tenisçilerini kortlara çıkaran takım oldu[48]. 3 Fenerbahçeli tenisçi Suat Subay, Sedat Erkoğlu ve Vahram Şirinyan'dan oluşan milli takım 1930 Balkan Şampiyonası'nda Atina'da Yunan, Bulgar ve Romen rakiplerini yenerek şampiyon oldu, 1931'de ise İstanbul'da üçüncülük kazandı [49]. 1937 yılına kadar tek ve çift erkeklerde Fenerbahçeli tenisçilerin elindeki Türkiye ve Challenge Cup şampiyonluğu, kulübün bu tarihte maddi sıkıntılardan ötürü faaliyetlerini futbol, atletizm ve kürekle kısıtlamasından dolayı, 1936 yılında kurulan Tenis Eskrim Dağcılık Spor Kulübü'ne geçti.

Güreş [değiştir]

1914 yılında faaliyet alanına alınan güreşte 1924 Yaz Olimpiyatlarında Türkiye'yi sporcu olarak temsil eden (aynı zamanda Güreş Federasyonu Başkanlarından) Seyfi Cenap Berksoy ve Dürrü Sade[50] ile Türkiye'deki ilk Grekoromen stil şampiyonu İlhami Polater (1922) klasik dönemin en önemli Fenerbahçeli sporcuları oldu[51]. 1966-68 yılları arasında üstüste 3 yıl İstanbul şampiyonu olan Fenerbahçe grekoromen takımının kaptanı Sırrı Acar 1967 ve 1968 yıllarında Avrupa, 1967 yılında ise Dünya şampiyonluğuna ulaştı [52] [53]. 1981 yılında tekrar kurularak 1987'ye dek faaliyet gösteren Fenerbahçe güreş takımı İstanbul ve Türkiye ikinciliklerine ulaştı [54].

Çim hokeyi [değiştir]

Kurucu yönetici Mustafa Elkatipzade'nin çabalarıyla 1914 yılında oluşturulan takım, 1915 yılında altı İstanbul takımı tarafından kurulan Hokey Birliğinin aynı yıl düzenlediği İstanbul Şampiyonası'nda birinci olarak başlangıcından itibaren gücünü gösterdi[55]. 1923 yılında Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı'nın da ele aldığı bu spor dalında 1915-1926 yılları arasında düzenlenen 8 İstanbul Ligi'nde Fenerbahçe 4 şampiyonluk alarak en çok birincilik kazanan kulüp oldu [56]. Sarı-lacivertli takımın 14 Nisan 1926 yılında İngilizlere karşı 3-1 galip geldiği maç Fenerbahçe çim hokeyi takımının rakipsizlikten dolayı son maçı olduğu gibi [57] 2000'li yıllara kadar Türkiye'de bu sporda görülen son müsabaka oldu.

Patinaj ve Patenli Hokey [değiştir]

Eski başkanlardan Hamit Hüsnü Kayacan'ın 1914 yılında Kuşdili'ne nakledilen kulüp lokalinin yanına 16x30 metrelik beton patinaj sahası yaptırmasıyla Türkler arasında ilk kez bu spor da tatbik edilmeye başlanmış, bu faaliyetler 1923 yılında kurulan patenli hokey takımının kurulmasına da temel teşkil etmiştir. 1923-24 sezonunda Galatasaray, Vefa ve Nişantaşı kulüplerinin mücadele ettiği İstanbul 2. Ligi'ne dahil olan Fenerbahçe, Nişantaşı'nı 6-4 yendikten sonra, Vefa'yı 7 Mart 1924 tarihinde 20-3 yendi ve bu sporda günümüze kadarki sayı rekorunu tesis etti [58]. Galatasaray'ın çekilmesi ve ligin yarım kalması, 1992 Yaz Olimpiyatları'nda gösteri sporu olarak kabul edilen [59] bu sporun Türkiye'de 1924 yılında tarihe karışmasına neden olduğu gibi, iki genç takım kurarak bu spora eğilmiş Fenerbahçe'yi de faaliyetlerini sonlandırmaya mecbur bıraktı [58].

Jimnastik [değiştir]

Eski başkanlardan Hamit Hüsnü Kayacan'ın 1914 yılında barfiks ve paralel bar satın alarak lokalin yanına kurmasıyla jimnastik faaliyetleri başladı. İlhami Polater, hava pilotu (daha sonraları Korgeneral) Asım Uçar, İlhami Polater, General Nuri Bey ve Albay Kadri Bey'in başı çektiği faaliyetlerde dönemin ünlü beden eğitim uzmanları Faik Üstünidman ve Mazhar Kazancıoğlu'nun da zaman zaman Fenerbahçeli gençlere ders vermesi faaliyetlerin verimini artırdı. Ancak bu spor 1924 yılından sonra ihmale uğradı ve tarihe karıştı [60].

İzcilik [değiştir]

1912 yılında kurulan Osmanlı Keşşaflar Cemiyeti'nin öncülüğünde başlayan izcilik faaliyetlerini Balkan Savaşı sonrasında canlandırmak isteyen Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın da kulüplere başvurusu üzerine Fenerbahçe bu alana 1915 yılında eğilmiş ve Hükümetin gönderdiği gereçlerle Mustafa Elkatipzade'nin önderliğinde ilk izcilik ekibini kurmuştu. Milli Mücadele yıllarında gereçlere işgal kuvvetleri tarafından el konulması nedeniyle kamp ve gezi faaliyetleriyle yetinen şube 1923 yılında futbolcu Alaattin Baydar'in çabalarıyla yeniden teşkilatlandı. Düşman işgalinden yeni kurtulan Bursa ve İstanbul'da gösterilen ve en üst düzeyde takdir edilen faaliyetler 1932 yılında Fenerbahçe Müzesi'nin yangınında izcilik gereçlerinin tamamen kül olmasıyla ortafdan kalktı [61].

Eskrim [değiştir]

1917 yılında faaliyet sahasına alınan bu olimpik sporda hava pilotu Asım Uçar ve Sait Bey epe, Sedat ve Feyzi Beyler flöre branşında temayüz ettiler. 1917 Devrimi'nden kaçarak İstanbul'a yerleşen Beyaz Ruslardan Albay Grodetski'nin antrenörlügündeki [62] sarı-lacivertli takım 20 Haziran 1920 tarihindeki Himaye-i Etfal Bayramı'nda ve 1921 yılında düzenlenen Fenerbahçe Bayramı'nda başarılı müsabakalar çıkardılarsa da Asım Uçar'ın Milli Mücadele'ye katılmak üzere İstanbul'dan ayrılmasıyla hayatiyetini kaybetti [63].

Fikir ve Sahne [değiştir]

Fenerbahçe'nin 1918 tüzüğünde yeralan Kulüp, Spor ve Terbiye-i Fikriye Şubelerine bölünmüştür. Her iki şubenin ayrı tüzükleri vardır hükmünü âmir 4. maddesi uyarınca 1919 yılının ilkbaharında dönemin başkanı (aynı zamanda piyes yazarı ve eski güreşçi) Refik Ahmet Nuri Sekizinci tarafından kurulan fikir ve sahne şubesi Milli Mücadele yıllarında konferanslar, tiyatro temsilleri ve Muhittin Sadak ve Münir Nurettin Selçuk'un faaliyetlerinin başını çektiği konserler vasıtasıyla halkı ve üyeleri bilinçlendirme çabası gütmüş, gazetelerin dahi 2 sayfa çıkabildiği dönemde 15 günde bir yayımlanan Fenerbahçe dergisiyle önemli bir boşluğu doldurmuştur. Şube, 16 Mart 1920 yılında İstanbul'un işgali sonrası İşgal Orduları Başkomutanlığının toplantı yasağı ilan etmesiyle faaliyetlerini sonlandırmak zorunda kalmıştır[64].

Beyzbol [değiştir]

Temmuz 1919'da ABD'li bir antrenörün gözetiminde başta Galip Kulaksızoğlu, Zeki Rıza Sporel, İsmet Uluğ, Alaattin Baydar ve Sabih Arca başta olmak üzere dönemin öndegelen Fenerbahçeli futbolcularından oluşan takımın faaliyetleri, başka Türk kulüpleri bu spora ilgi göstermeyince, ABD'li takımlarla yapılan müsabakalardan ibaret kaldı ve kısa süre içinde sona erdi [65].

Bilardo [değiştir]

Fenerbahçeli ve Beşiktaşlı sporcuların Cumhuriyetin ilk yıllarında ilgi gösterdikleri bu spor dalında 1924 yılında düzenlenen İstanbul Şampiyonası'nda sarı-lacivertli sporcu Binbaşı Fuat Bey 183 puanla şampiyon oldu [66]. Bir yıl sonra ise Beşiktaşlı Nafi Bey'in bu defa 187 vuruşla birinci geldiği [67] ve dönemin Başbakanı İsmet İnönü'nün de yakın ilgi gösterdiği bu sporun yıllar geçtikçe kahvehanelere mahsus bir faaliyete dönüşmesi kulüplerin erken dönemdeki alakalarını da söndürdü.

Motor Sporları [değiştir]

Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun 1923 yılında kurulmasıyla başlayan otomobil yarışlarında Fenerbahçeli sürücüler Ziya Koşar (1927, Veliefendi) ve Atatürk'ün de izlediği yarışlarda Samiye Burhan Cahit Morkaya (1931, İstinye-Maslak) ilk şampiyonlukları almışlardır [68]. Morkaya, ilk kadın şampiyon olurken [69], 1932, 1936 ve 1937 yıllarındaki Castrol ve Turing Kulüp kupaları da adıgeçen Fenerbahçeli yarışçılarca kazanıldı ve kupalar Fenerbahçe Müzesi'ne bağışlandı [70]. İkinci Dünya Savaşı yıllarından 1970'lere kadar bu sporun ihmale uğramasıyla ilk kuşak Fenerbahçeli yarışçıların kazandığı başarılar da tarihte kaldı.

Halter [değiştir]

1925 yılında faaliyet sahasına alınan halterde sarı-lacivertli renklerin ilk şampiyonluğu 1940 ve 50'lerin ünlü tasvir ustası ve kürekçi Kenan Dinçman'ın 8 Ekim 1926 tarihinde kazandığı İstanbul hafif sıklet birinciliği olmuştur[71]. 1957'den sonra canlanan halter branşı, 1968'de gençlerde İstanbul şampiyonu ve Türkiye ikincisi olduktan sonra, 1969'da İstanbul şampiyonluğuna ulaştı [72]. 1976'ya kadar ferdi şampiyonluklar elde eden Fenerbahçe'nin kazandığı son takım başarısı 19 Mart 1972 tarihindeki İstanbul şampiyonluğu oldu [73]

Avcılık [değiştir]

İlk kez Galip Kulaksızoğlu ve Sait Selahattin Cihanoğlu'nun 1913 yılında başlattıkları çalışmalar 1925 yılında avcılık şubesinin kurulmasıyla daha örgütlü hale geldi. İstanbul'da özellikle Kayışdağı Ormanı, Katırlı ve Alemdağ ormanlarında yoğunlaşan faaliyetler[74], Cihanoğlu'nun Kenya, Tanzanya ve Güney Sudan bölgelerini kapsayan 1925-1926 yılındaki av partisiyle zirveye ulaşmıştır. Cihanoğlu aslan dahil avladığı toplam 22 av hayvanının başını tahnit ederek Fenerbahçe Müzesi'ne bağışlamıştır. 1930'larda en hareketli devrini yaşayan bu şube, kulüp faaliyetlerinin olimpik sporlara yoğunlaşmasıyla popülaritesini kaybetti ve Cihanoğlu'nun 1975 yılında ölümüyle tamamen tarihe karıştı [75].

Kule ve Tramplen Atlama [değiştir]

Gerek kule gerek tramplen atlama kategorilerinde Fenerbahçeli sporcular Fahri Ayad ve Kemal Bey bu branşta öncü sporcular olarak dikkat çekerken özellikle 1925 yılından sonra Mısırlı Şefik, (daha sonra Galatasaray'ı yıllarca temsil edecek olan) Mahir Canbakan ve (1945 yılında İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü'nün kuracak olan) Suat Erler ilk şampiyonlar oldular[76]. Fenerbahçe 1940'larda Mustafa Keskin, 1950'den sonra da Muammer Çolpan ile bu sporda temsil edilirken her iki sporcu da İstanbul ve Türkiye şampiyonluklarını uzun süre ellerinden bırakmadılar. 1966 yılından 1971'e kadar milli takımda da yeralan [77] ve 25 Ağustos 1969'da Adana'da düzenlenen Türkiye Yüzme ve Atlama Şampiyonası'nda kule atlamadaki son şampiyonluğunu kazanan [78] Çolpan'ın da bu spora veda etmesiyle atlama branşı Fenerbahçe'de sona erdi.

Sutopu [değiştir]

1912 yılında Galip Kulaksızoğlu ve Said Salahaddin Cihanoğlu'nun kaptanlıklarındaki sutopu takımının Moda ve Kalamış kıyılarındaki ilk faaliyetleri rakipsizlik nedeniyle durduysa da, 1931 yılında Büyükdere havuzunun açılmasıyla hareketlenen faaliyetlere Fenerbahçe 1932 yılında Rüştü Dağlaroğlu önderliğinde kurulan takımla tekrar dahil oldu[79]. Vakit Gazetesi ve Haliç turnuvalarını şampiyon kapatan takım 1932 İstanbul Ligi'ni üçüncü bitirdikten sonra, 1933 yılında Galatasaray'a rakip olduysa da [80] 29 Eylül 1933 tarihinde tartışmalı bir maçtan sonra rakibine uzatmada 3-2 yenilerek İstanbul ikincisi oldu. 1936'da dağıldıktan sonra, 1940'larda ve 1953'te tekrar kurulan takımların ömrü de kısa sürdü[81].

Su Kayağı [değiştir]

İlk kez 1922 yılında ABD'de tatbik edilen bu sporun Türkiye'deki öncüsü 1937 yılında Fenerbahçeli komple sporcu Galip Kulaksızoğlu ve yelkenciler Faruk Hızer ile Semih Arıcan oldular [82]. 25 Temmuz 1937 tarihinde Modaspor Denizcilik Bayramı'nda Faruk Hızer'in kazanarak Başbakan İsmet İnönü'nün elinden aldığı kupa 2011 yılında bile Fenerbahçe Müzesi'nde sergilenen en ilginç mükafatlardan biridir.

Hentbol [değiştir]

1942 yılında Haydarpaşa Lisesi ile yapılan ortak çalışma sonucunda oluşturulan hentbol takımı aynı yıl başlayan İstanbul Hentbol Ligi'ne katıldı ve 1943-44 ile 1944-45 sezonlarında İstanbul şampiyonu oldu [83]. Salonların yetersiz kalması nedeniyle açık sahada oynanan dönemin hentbolünde seyirci rekoru yaklaşık 12.000 kişi ile 8 Nisan 1945 tarihinde Fenerbahçe-Galatasaray futbol maçının öncesinde oynanan ve Fenerbahçe'nin 7-4 kazanarak şampiyonluğu garantilediği müsabakada kırılmıştır[84]. 1945 yılında ilk kez düzenlenen Türkiye Hentbol Şampiyonası'nda 1 Temmuz 1945 tarihinde finalde Harbokulu'na 7-5 yenilerek Türkiye ikincisi olan takım, 1945-46 yılında da İstanbul şampiyonu olduktan sonra aleyhindeki tertipleri protesto ederek 1946-47 sezonundan itibaren ligden çekildi[85].

Ragbi [değiştir]

İtalyan Milli Takımı'yla Fransa'ya karşı milli maçta da oynayan Reşat Ersü'nün öncülüğünde ve Haydarpaşa Lisesi ile işbirliği halinde Fenerbahçe'de 1945 yılında bir ragbi takımı oluşturuldu ve 12 Mayıs 1945 tarihinde Haydarpaşa Lisesi Spor Bayramı'nda lise takımını 8-7 yendi[86]. 18 Mayıs 1947'de Fenerbahçe Stadı'nda Fenerbahçe'nin Beşiktaş'ı 4-0 yendiği futbol maçından önce Fenerbahçe'nin ragbi takımını kurmuş Galatasaray'ı yaklaşık 18.000 seyircinin önünde 12-0 yenmesi sarı-kırmızılı kulübün takımı dağıtmasına neden oldu ve bu maç 2007 yılında Türkiye Ligi kurulana kadar son ragbi maçı olarak tarihe geçti [87].

Okçuluk [değiştir]

Okçuluk branşı 1966 yılında Fenerbahçe'de faaliyete geçti ve 1971'e dek geçen kısa süre içinde önemli başarılar kazandı. Uzun süre Türkiye rekorlarını elinde tutan Fenerbahçeli okçu Sadık Öğretir 19 Eylül 1966'da Fenerbahçe'ye İstanbul şampiyonluğu kazandırırken [88] 18 Ocak 1968 tarihinde Mersin'de düzenlenen Türkiye Okçuluk Şampiyonası'nda da Türkiye rekoru olan 1003 puanla birinci oldu [89]. Öğretir, 23-29 Temmuz 1967’de Hollanda'nın Amersfoort kentinde düzenlenen Dünya Okçuluk Şampiyonası’na katılan ulusal takımda da yeraldı.

Judo [değiştir]

Fenerbahçe Kulübü ilk kez 1967 yılında judoyu çalışma alanına aldı. 17 Mart 1968 tarihinde düzenlenen Fenerbahçe Spor Kulübü Kongresi'ne sunulan Yönetim Kurulu raporunda yeralan ümitvar ifadelere rağmen gençlere yönelik olarak sürdürülen faaliyetler beklenen ilgiyi görmedi ve 1971 yılında bu spora veda edildi [90].

Briç [değiştir]

Eski atlet ve basketbolcu Orhan Zeren'in atılımıyla 1984 yılında Fenerbahçe'de bir briç takımı kuruldu [90]. Takım Türkiye Briç Federasyonu'nun 14-15 Nisan 1984 tarihlerinde düzenlediği Müesseseler ve Kulüplerarası Türkiye Briç Şampiyonası'nda 44 kulüp ve müessese takımı arasında Seydişehirspor ve Türk Hava Yolları'nın ardından üçüncü oldu[91]. 1986 yılında İstanbul şampiyonu olan takım, Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'na gitme hakkı kazansa da, takıma Fenerbahçe Spor Kulübü temsil hakkı vermediğinden Kupa'ya Fenerbahçe yerine Ankara şampiyonu Ankara Briç Kulübü katıldı[90]. 1999 yılında tekrar oluşturulan briç takımı 16-17 Ekim 1999 tarihlerinde Burdur'da düzenlenen Türkiye Şampiyonası'nda 44 takım arasında bir kez daha üçüncü oldu[92].

Atıcılık [değiştir]

1986 yılında başlyana atıcılık faaliyetleri kısa sürede önemli başarılara ulaşmasına rağmen bu sporun ömrü Fenerbahçe'de kısa oldu ve 1988 yılı itibarıyla faaliyetler sonlandı. Bu spor branşında Fenerbahçe'nin kazandığı en büyük başarı olan Trap-Skeet Müsabakaları Başbakanlık Kupası halihazırda Fenerbahçe Müzesi'nde sergilenmektedir.

Dağcılık [değiştir]

Fenerbahçe Spor Kulübü'nün 100. yıl kutlamaları kapsamındaki Fenerbahçe Dünya Zirvelerinde projesi bağlamında 2007 yılında Tunç Fındık ve Mustafa Kalaycı'dan mürettep bir dağcılık ekibi oluşturulmuştur. Ekip, proje kapsamında Ağrı Dağı, Arjantin'de bulunan Aconcagua Zirvesi, Tacikistan'daki Somoni Zirvesi, Fransa'daki Mont Blanc Zirvesi ve Tanzanya'daki Kilimanjaro Zirvesine tırmanarak Türk ve Fenerbahçe bayraklarını dalgalandırdıktan sonra [93], dünyanın en yüksek dağı Everest'in zirvesine 21 Mayıs 2007 tarihinde ulaşarak Türk ve Fenerbahçe bayraklarını diktiler [94].

Tesisler [değiştir]

Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nun bir fotoğrafı

Stadyum [değiştir]

Şükrü Saracoğlu Stadyumu İstanbul'un Kadıköy semtinde yer alan, Fenerbahçe takımının maçlarına ev sahipliği yapan stadyumdur. Stadyum, 1908 yılında açılmıştır ve 1999-2006 yılları arasında yenilenerek kapasitesi artırılmıştır. 4 Ekim 2006'da UEFA tarafından yapılan incelemeler sonucunda 2009 UEFA Kupası finalinin bu statta yapılması kararlaştırılmıştır.

Müze [değiştir]

Ana madde: Fenerbahçe Müzesi

Kulüp Müzesi'nin yeri birkaç değiştirilmiş ve yenilenmiştir. Son olarak Şükrü Saracoğlu Stadyumu'na taşınmış ve 19 Ekim 2005 tarihinde açılmıştır. Müzede toplam 10 bölüm vardır.

Diğer Tesisler [değiştir]

Kulübün diğer tesisleri arasında sosyal merkezler, antrenman tesisleri, kulüp ana merkezi, Dereağzı Metin Aşık Kamp Merkezi, genç takım futbol akademisi, spor salonu, Fikirtepe Tesisleri, Fenerbahçe Koleji ve yüzme havuzu bulunmaktadır [95].

  • Faruk Ilgaz Sosyal Tesisleri, kulüp ana binasının yanına kurulmuştur. 15 Mayıs 1969'da kurulmasına rağmen Aziz Yıldırım tarafından restore edildi ve 21 Ocak 2004 tarihinde açıldı.
  • Sancaktepe Can Bartu Antrenman Tesisleri, yapımına 1997 yılında Ali Şen’in başkanlığı döneminde başlandı. 2000 yılında tamamlandı. Ana takımın kamp merkezidir.
  • Dereağzı Metin Aşık Kamp Tesisleri, Dereağzı'nda kurulmuştur ve Fenerbahçe PAF takımına hizmet vermektedir.1989'da yeniden açılmıştır. Tesis Fenerbahçe'nin boks,yelken gibi takımlarına hizmet vermektedir.
  • Genç Futbol Akademisi, Metin Aşık Kamp Tesisleri'nin yanına kurulmuştur. 1999 yılında yapılarak Fenerbahçe Genç takımlarına hizmet vermektedir.
  • Fikirtepe Lefter Küçükandonyadis Tesisleri, Yumurtacı Abdi Bey Yolu üzerinde , Kadıköy'e kurulmuştur. 1 Temmuz 1998'da açılmıştır. Futbolcu yetiştirmek için kullanılmaktadır..
  • Vefa Küçük Yüzme Havuzu, 16 Temmuz 1999'da açıldı ve yüzme branşına hizmet vermektedir.

Taraftar Grupları [değiştir]

Fenerbahçe çok geniş bir taraftar kitlesine sahiptir. Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nun yenilenmesinden sonra Fenerbahçe, Türkiye Ligi içinde maça en fazla taraftar çeken kulüp oldu. Fenerbahçe, 2006-2007 sezonunda maç başına 40.000 seyirciye ulaşmıştır.

Hep Destek Tam Destek

—Fenerbahçe taraftarının destek felsefesini ifade eden slogan

Fenerbahçe 4 büyük taraftar grubuna sahiptir. Bunlar Genç Fenerbahçeliler, Kill For You, 1907 ÜNİFEB ve Antu/Fenerlist'tir

Genç Fenerbahçeliler [değiştir]

Tribünlerden bir görünüm

GFB, kendi içinde 6 küçük gruba ayrılır. Bunlar 1907 Gençlik (2000 yılında kurulup 2001 yılında GFB'ye katılmıştır ), GFB Europe, Lise GFB (Lise öğrencileri tarafından 2002 yılında kurulmuştur.), Uni GFB (Üniversite öğrencileri tarafından 2001 yılında kurulmuştur.), GFB’s Angels (Bayan Fenerbahçeliler grubu) ve Devil’s of GFB (2004 yılında kurulmuştur.).

GFB'nin 61 şehirde, 51 üniversitede ve 10 değişik ülkede üyeleri vardır. Grup maçları Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nun Maraton Tribünü A ve B bloklarında KFY ile birlikte takip etmekte ve takımlarına destek vermektedirler.

Kill For You [değiştir]

KFY 1996 yılında kurulmuştur. Grup, takımın tüm profesyonel ve amatör maçlarını takip etmektedir. Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nun maraton tribünü A ve B bloklarında GFB ile birlikte maçları takip etmektedirler.

1907 ÜNİFEB [değiştir]

Grup 2002 yılında kurulmuştur. 1907 ÜNİFEB sıradan bir taraftar topluluğu veya sadece bir tribün grubu değildir. Amacı, Fenerbahçeli üniversite öğrencileri arasında ideal bir birlikteliği oluşturmak ve gücünü Fenerbahçe etrafında birleştirerek hareket etmektir. Fenerbahçe'nin Aydınlık Geleceği Olmak için kurulmuştur. Türkiye, KKTC ve yurt dışındaki üniversitelerde örgütlenmişlerdir. Tüm üyeleri üniversitelilerden oluşmaktadır. Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda maçları Türk Telekom (eski Telsim) tribününden takip etmektedirler. Merkezleri Levent'tedir.

 

Antu/Fenerlist [değiştir]

Grup bir internet topluluğudur. Ali Şen'in oğulları olan Metin Şen ve Adnan Şen tarafından kurulmuştur.

33 ülkeye, 37 şehire yayılmıştır ve 60.000'i aşkın üyeleri vardır. Üyeler maçları Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda Türk Telekom (eski Telsim) tribününden takip etmektedirler.

Finans [değiştir]

Sponsorlar [değiştir]

Fenerbahçe'nin aşağıdaki kuruluşlar ile sponsorluk anlaşmaları vardır. Ana sporsorları Avea ve Fenerium'dur.

Fenerium [değiştir]

Fenerbahçe'nin lisanslı ürünleri Fenerbahçe Sportif A.Ş. adına Fenerium mağazalarında ve ülke genelinde direkt satış yapan Fenerium tırları tarafından satılmaktadır.

Fenerium ana şubesi Şükrü Saracoğlu Stadı'ndadır. Buradan sezonluk bilet ve maç biletleri satın alınabilir.

Fenerium 41 mağaza ve 200 civarı satış noktasında toplam 1.720.000 ürün satarak 19 Milyon dolar kar elde etmiştir. 2004-2005 sezonunda 285.000 civarında ürün satılmıştır.

Fenerbahçe'nin eski futbolcularından Nicolas Anelka'nın piyasaya sürdüğü Nic39 adlı ürünü Feneriumlarda satılmaktadır.


     

 

 
SAAT
 
Muslera
 
Kulüp kariyeri [değiştir]

2004 yılına kadar Uruguay’ın Montevideo Wanderers takımının altyapısında forma giyen genç kaleci, daha sonra aynı takımda profesyonel oldu. İki yıl boyunca A Takım'da görev yaptıktan sonra kiralık olarak ülkesinin en iddialı takımı Nacional'de forma giymeye başladı. Burada geçirdiği kısa sürede dikkat çekerek Arsenal, Juventus, Lazio ve Benfica gibi kulüplerin gündemine giren Muslera'nın yolu İtalya'nın Lazio takımıyla kesişti.

İtalyan ekibinin Arjantinli Juan Pablo Carrizo'nun transferini bir yıl ertelemek zorunda kalmasının da etkisiyle 2007 yazında 3 milyon € karşılığında Lazio'lu olan kalecinin, efsane Angelo Peruzzi'nin futbolu bırakması, takımın bir diğer kalecisi Marco Ballotta'nın da 43 yaşında olması nedeniyle birinci kaleci olması bekleniyordu. Nitekim Serie A'da üçüncü haftayla birlikte formayı sırtına geçirdi. Ancak yedinci haftada oynanan Milan maçında yediği beş golün dördünde yaptığı hatalar, genç eldivenin hayallerini ileriki bir tarihe ertelemesine neden oldu. O sezon ligde yalnızca 32, 33, 36 ve 38. haftalarda görev alabilen Muslera, üç kez de İtalya Kupası'nda kaleye geçti.

2008-09 sezonu da Muslera için pek iyi başlamadı. Genç kaleci, kulübün nihayet kadrosuna kattığı Arjantinli eldiven Carrizo'nun arkasında ikinci tercihti. Ligde ilk 20 hafta boyunca bir kez olsun forma giyemedi Muslera, kupada ise ancak bir maçta sahaya çıkabildi. Buna karşın Carrizo'nun performansı da pek iyi görünmüyordu. Yılın ikinci yarısıyla birlikte teknik direktör Delio Rossi'yle de sorunlar yaşayan Arjantinli, yerini Muslera'ya kaptırdı. Uruguaylı ise ilk maçında yediği üç gole engel olamasa da Sampdoria'lı Bellucci'nin ayağından çıkan penaltı vuruşunu kurtararak teknik direktörüne kendisini seçmesi için bir neden verdi. Ligde son üç haftaya kadar takımının kalesini koruyan Muslera, İtalya Kupası'nda da kalan tüm maçlarda oynadı ve penaltılara kalan finalde Cassano ve Campagnaro'nun vuruşlarında gole geçit vermeyerek kariyerinin ilk efsane maçını repertuvarına ekledi.

Bu performans, Lazio'yu 2009-10 sezonu öncesinde takımdan ayrılan Carrizo'nun yerini doldurmak için yaptığı arayışları "ikinci kaleci" yönünde yapmaya itti. Genç Uruguaylı, takımının artık birinci kalecisiydi. Ligde 36 maçta forma giyen Muslera, 42 kez topu koruduğu filelerde gördü, iki kez maçın oyuncusu seçilirken 7 maçta ise kalesini gole kapattı. İtalya Kupası’nda da iki maçta forma giyen yetenekli kaleci, Inter'le oynanan ve takımının 2-1 kazandığı İtalya Süper Kupası maçının da "En İyi Oyuncu"su seçildi. Muslera, UEFA Avrupa Ligi'nde de dört maça çıkarken ilk kez bir önceki sezon giydiği milli formayı bu sezonda tam 11 kez giydi.

Fernando Muslera, 2010-11 sezonunda ise Serie A'da 36 maçta Lazio'nun kalesini korudu. Bu maçlarda kalesinde 39 gol gören başarılı eldiven, 13 maçta kalesinde gole izin vermemişti. Kariyerinde bir İtalya Kupası, bir İtalya Süper Kupası, bir Copa America şampiyonluğu ve bir de Dünya Kupası dördüncülüğü bulunan 24 yaşındaki Muslera, 2011-12 sezonu öncesi 6.750.000 Euro bonservis bedeli ile Galatasaray'a transfer oldu.[2]

Muslera, IFFHS tarafından 2010 yılının dünyada en iyi 7. kalecisi olarak gösterilmiştir.[3]

Muslera, Galatasaray'ın K.D.Ç. Karabükspor maçında rakibine yaptığı hareket sonrası kırmızı kart görmüş ve takımını 10 kişi bırakmıştır. Muslera, Galatasaray'daki ilk penaltı kurtarışını Süper Lig'in 2011-12 sezonunun 10. haftasında oynanan Mersin İdman Yurdu maçının 45. dakikasında yapmıştır. Muslera Galatasaray forması ilk derbi maçına 20 Kasım 2011'de Beşiktaş karşısında çıkmış ve çok fazla kurtarış yapmıştır. Taraftarlar tarafından maçın adamı seçilmiştir.
Mian baroş
 
Galatasaray [değiştir]

2008-09 sezonu öncesinde 5,5 Milyon Euro bonservis bedeli ile Galatasaray Spor Kulübü ile anlaşma sağlamıştır. Galatasaray Spor Kulübü'nün resmi sitesinden 26 Ağustos 2008 Saat 01:52 gibi yayınlanan haberde Baroš'un 3 Yıllık sözleşme imzaladığı belirtilmiştir. Turkcell Süper Lig'de ilk golünü Kocaelispor'a karşı atmıştır.4 Turkcell Süper Lig maçında 4, 2 UEFA Kupası maçında 3 gol atmıştır.Galatasaray' daki ilk golünüde AC Bellinzona takımına UEFA Kupası 1. tur maçında atmıştır.[1]

Süper Lig'de 2008-09 sezonunda 20 gol ile gol kralı olmuştur. 2008/2009 sezonunda UEFA Avrupa Ligi ve Türkiye Kupası maçları ile toplamda 28 gole ulaştı. Galatasaray'ın 2009-2010 sezonun ilk resmi golünü kaydetti.Avrupa'daki ilk golünü UEFA Avrupa Ligi 2.tur ilk maçında Kazakistan ligi takımlarından Tobol'a attı. 2009-10 sezonu ilk 9 haftasında 5 gol kaydettikten sonra 10. haftada oynanan Fenerbahçe maçında sakatlandı ve ligin 2. devresinde Ankaragücü karşısında sonradan oyuna girerek sahalara dönmüştür. Ankaragücü karşısında 74.dakikada oyuna girerek 90+3'te golünü kaydetmiştir. Galatasaray taraftarları bu olayı "Return Of The King"(Kralın Dönüşü) olarak adlandırmıştır.
C.Ronaldo
 
Ailesi ve Çocukluğu [değiştir]

Cristiano Ronaldo 5 Şubat 1985'te Funchal, Madeira'da doğmuştur. Maria Dolores dos Santos Aveiro ve José Dinis Aveiro'nun son çocuklarıdır. İkinci ismi olan Ronaldo'yu babası Ronald Reagan hayranı olduğu için koydu.[2] Hugo adında bir abisi, Elma ve Liliana Cátia adlarında iki ablası vardır.[3]
Kariyeri [değiştir]
Kulüp Kariyeri [değiştir]

Profesyonel olmadan önce Andorinha, CD Nacional ve son olarak Sporting Lizbon genç takımında oynayan Ronaldo, 17 yaş altı Portekiz milli takımında da dikkat çekmişti. Profesyonel kariyeri yine Sporting Lizbon'da başlayan genç oyuncu, 2003 yılından 2009 yılına kadar Manchester United'de oynadı. 2008-2009 sezonun sonunda Real Madrid kulübüne transfer oldu.[4]
Andorinha [değiştir]

Ronaldo'nun çocukluğunda tuttuğu takım Benfica'ydı. 8 yaşındayken, babasının malzemeci olarak çalıştığı amatör takım olan Andorinha kulübünde oynuyordu.Daha sonra Ronaldo 1995 yılında C.D. Nacional kulübüyle anlaştı ve bir unvan yarışmasında başarılı olduktan sonra 3 günlük denemeliğine Sporting Lizbon'a gitti. Sporting kulübü kendisini transfer ücretini açıklamadığı bir anlaşmayla renklerine kattı.[5]
Lionel Messi
 
Lionel Andrés "Leo" Messi[3] (İspanyolca söyleyişi: [ljoˈnel anˈdɾes ˈmesi]; 24 Haziran 1987, Rosario), Arjantinli futbolcu. Barcelona'da forma giyen oyuncu forvet ile ofansif orta saha bölgelerinde görev almaktadır. Aktif futbolcular arasında en iyi futbolculardan biri olarak kabul edilmektedir.[4][5][6] Henüz 21 yaşındayken, Ballon d'Or ve FIFA Dünyada Yılın Futbolcusu ödüllerini almıştır.[7][8][9][10][11] Yeteneği ve oyun tarzı sıkça benzetilen ve kıyaslanan Arjantinli eski futbolcu Diego Maradona, Messi'yi "halef"i olarak lanse etmektedir.[12][13]

Messi, futbola 8 yaşında Rosario şehrinin takımı olan Newell's Old Boys'da başladı. 2000 yılında ailesi, Messi'nin büyüme hormon eksiklilk tedavisi görmesi ve futbola Barcelona'da devam etmesi için İspanya'nın Barselona şehrine taşındı. Barcelona formasını ilk kez 2004-05 sezonunda giyen Messi, La Liga'da gol atan en genç futbolcu unvanının sahibi oldu. 2005-06 sezonunda La Liga ve UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşadı. 2006-07 sezonunda ise El Clásico derbisinde hat-trick yaptı ve 26 lig maçında 14 gol atarak verimli bir performans sergiledi. Messi, 2008-09 sezonunda kariyerindeki en iyi sezonunu yaşadı. Sezon boyunca 38 gol attı ve altı kupa birden kazandı. 2009-10 sezonunda bütün turnuvalarda 47 gol atarak Ronaldo'nun rekorunu egale etti. 2010-11 sezonunda ise bu rekoru 53 golle kırdı.

Messi, kariyeri boyunca beş La Liga şampiyonluğu, üç UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşadı ve iki final maçında gol atmayı başardı. Final maçında attığı gollerin tümü Manchester United'a karşıydı. 2010-11 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde 12 gol atarak Gerd Müller ve Jean-Pierre Papin'in ardından üst üste 3 kez gol kralı olan üçüncü futbolcu oldu.[14]

Messi, 2005 FIFA 20 Yaş Altı Dünya Kupası'nda final maçı da dahil olmak üzere 6 golle gol kralı oldu. Kısa bir süre sonra Arjantin Millî Futbol Takımı'nda forma giymeye başladı. Arjantin formasıyla 2006 FIFA Dünya Kupası'na katıldı ve 2007 yılında Copa América'da ikincilik yaşadı. Ardından 2008 Yaz Olimpiyatları'nda Arjantin Olimpiyat Takımı'yla altın madalya kazandı. Arjantin 2010 FIFA Dünya Kupası'nda çeyrek finalde elenirken Messi turnuvayı 3 asistle tamamladı. Ülkesinin ev sahipliği yaptığı 2011 Copa América'da da mücadele etse de Arjantin, çeyrek finalde turnuvaya veda etti.
 
Bugün 5 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol